9786052023594
698272
https://www.kasemkitap.com/vahdet-i-vucudu-savunmak
Vahdet - i Vücudu Savunmak
280.00
Elinizdeki bu kitapta İbn Arabî sonrası tasavvuf tarihinin en önemli problemi konumunda
olan vahdet-i vücûd tartışmaları ve bu tartışmalar içerisinde Abdülganî Nablûsî'nin yeri ve
önemi incelenmiştir. Sûfîler ilk devirlerden itibaren tasavvufun gerek bir dindarlık modeli
gerek bir ilim olması nedeniyle ortaya koydukları dünya görüşleri dolayısıyla toplumsal ve
entelektüel açıdan çeşitli tartışmalarda taraf oldular. Bu tartışmalar sonucunda bazı din
bilginleri ve dînî gruplar tarafından bid‘atçilik, ilhâd ve zındıklıkla suçlandılar. Bu ithamlar
karşısında kendi din ve dünya görüşlerinin meşrûiyet zeminini göstermek sûfîlerin
entelektüel faaliyetlerinin en önemli hedefleri arasındaydı. Sûfîlerin tasavvufun
meşrûiyetini kanıtlamaya çalıştığı bu devirlerden itibaren gelişen tasavvuf doktrini, İbn
Arabî ve öğrencisi Sadreddin Konevî ile büyük ölçüde sistematik bir yapıya büründü ve
vahdet-i vücûd adı ile bilinen metafizik anlayış olarak karşımıza çıktı. Vahdet-i vücûdun
tasavvuf içerisinde hâkim anlayışı temsil etmeye başladığı dönemden sonra tasavvufa
yöneltilen eleştiriler büyük ölçüde vahdet-i vücûd anlayışı üzerinden sürdürüldü.
Dolayısıyla tasavvufa yönelik muhâlefet, vahdet-i vücûd anlayışı ile ilk dönemden beri var
olan ilhâd, bid‘at ve zındıklık suçlamalarının genişletilmesi ve tartışmalara yeni başlıkların
eklenmesini beraberinde getirdi. İşte elinizdeki bu çalışma vahdet-i vücûd üzerindeki
tartışmaların tarihsel serüvenini ve teorik zeminini özet biçimde ele alarak bu
tartışmalarda Abdülganî Nablûsî'nin yerini tespit etmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede
tartışmaların ilk dönemdeki kökenlerinin, temel itiraz noktalarının, bu itiraz noktalarının
vahdet-i vücûd ile kazandığı yeni boyutların, bunlar üzerinde sûfîler ile muhâlifleri
arasında ortaya çıkan polemiklerin izi, önemli bir tasavvuf ve vahdet-i vücûd müdâfii olan
Abdülganî Nablûsî bağlamında sürülmektedir.
Elinizdeki bu kitapta İbn Arabî sonrası tasavvuf tarihinin en önemli problemi konumunda
olan vahdet-i vücûd tartışmaları ve bu tartışmalar içerisinde Abdülganî Nablûsî'nin yeri ve
önemi incelenmiştir. Sûfîler ilk devirlerden itibaren tasavvufun gerek bir dindarlık modeli
gerek bir ilim olması nedeniyle ortaya koydukları dünya görüşleri dolayısıyla toplumsal ve
entelektüel açıdan çeşitli tartışmalarda taraf oldular. Bu tartışmalar sonucunda bazı din
bilginleri ve dînî gruplar tarafından bid‘atçilik, ilhâd ve zındıklıkla suçlandılar. Bu ithamlar
karşısında kendi din ve dünya görüşlerinin meşrûiyet zeminini göstermek sûfîlerin
entelektüel faaliyetlerinin en önemli hedefleri arasındaydı. Sûfîlerin tasavvufun
meşrûiyetini kanıtlamaya çalıştığı bu devirlerden itibaren gelişen tasavvuf doktrini, İbn
Arabî ve öğrencisi Sadreddin Konevî ile büyük ölçüde sistematik bir yapıya büründü ve
vahdet-i vücûd adı ile bilinen metafizik anlayış olarak karşımıza çıktı. Vahdet-i vücûdun
tasavvuf içerisinde hâkim anlayışı temsil etmeye başladığı dönemden sonra tasavvufa
yöneltilen eleştiriler büyük ölçüde vahdet-i vücûd anlayışı üzerinden sürdürüldü.
Dolayısıyla tasavvufa yönelik muhâlefet, vahdet-i vücûd anlayışı ile ilk dönemden beri var
olan ilhâd, bid‘at ve zındıklık suçlamalarının genişletilmesi ve tartışmalara yeni başlıkların
eklenmesini beraberinde getirdi. İşte elinizdeki bu çalışma vahdet-i vücûd üzerindeki
tartışmaların tarihsel serüvenini ve teorik zeminini özet biçimde ele alarak bu
tartışmalarda Abdülganî Nablûsî'nin yerini tespit etmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede
tartışmaların ilk dönemdeki kökenlerinin, temel itiraz noktalarının, bu itiraz noktalarının
vahdet-i vücûd ile kazandığı yeni boyutların, bunlar üzerinde sûfîler ile muhâlifleri
arasında ortaya çıkan polemiklerin izi, önemli bir tasavvuf ve vahdet-i vücûd müdâfii olan
Abdülganî Nablûsî bağlamında sürülmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.