9786052199954
704807
https://www.kasemkitap.com/tek-odali-ev
Tek Odalı Ev
71.50
Bir kadın, kalabalığın içinden bir ok gibi fırlayıp gelecek, tanıdık mı diye yüzüne bakacağım ama
değil. İnce, narin parmakları başımı kavrayacak, kaldırıp dizlerine koyacak. Elindeki plastik
şişeden su içirmeye çalışacak ama bütün uğraşları nafile. Su boğazımdan aşağı inmeyecek.
Siyah saçları yüzümde gezinirken kadına -bir anne olmalı- sesleniyorum, “Ben artık bir ölüyüm,”
duymuyor, duymak istemiyor. Kulakları mı kapalı, hayır değil, duyuyor, konuşuyor hatta
etrafındakilere bağırıyor. “Ambulans çağırdınız mı, etrafını açın, rahat nefes alsın?” Anneler
kabullenmiyor ölümü. Anne olduğunu nereden anladıysam artık, muhakkak bir anne, başka kim
bu kadar merhametli olur. Başka kimin saçları süt kokar, taze meyve ve sabun, ellerinin içi
nasırlı olur ve parmakları bu kadar maharetli.
Birinde yüzük, diğerinde karpuz, kiminde kanepe, başka birinde inci düğmeli gömlek ya da bir
başkasında kamyon. Hatta ölümün kendisi de somutlaşıp bir nesne gibi karşımıza çıkıyor.
İnsana ulaşmak için etrafımızı saran bunca nesne arasında sıkışan hikâyeleri buluyor ve
anlatıyor. Gözü her şeyin üzerinde dolaşıyor, duruyor, görüyor ve hikâyeye dönüştürüyor.
Hemen herkesin dikkatinden kaçan, üzerinde durmadığımız, düşünmeye değer görüp vakit
ayırmadığımız eşyalara eğiliyor ve onlardan çıkıp insan hâllerinin en ince yerlerine ulaşıyor.
Etrafımızdaki bunca şeyin arasında anlatılacak olanın, değerli olanın, hakikî olanın hikâyeleri
var Tek Odalı Ev'de.
Bir kadın, kalabalığın içinden bir ok gibi fırlayıp gelecek, tanıdık mı diye yüzüne bakacağım ama
değil. İnce, narin parmakları başımı kavrayacak, kaldırıp dizlerine koyacak. Elindeki plastik
şişeden su içirmeye çalışacak ama bütün uğraşları nafile. Su boğazımdan aşağı inmeyecek.
Siyah saçları yüzümde gezinirken kadına -bir anne olmalı- sesleniyorum, “Ben artık bir ölüyüm,”
duymuyor, duymak istemiyor. Kulakları mı kapalı, hayır değil, duyuyor, konuşuyor hatta
etrafındakilere bağırıyor. “Ambulans çağırdınız mı, etrafını açın, rahat nefes alsın?” Anneler
kabullenmiyor ölümü. Anne olduğunu nereden anladıysam artık, muhakkak bir anne, başka kim
bu kadar merhametli olur. Başka kimin saçları süt kokar, taze meyve ve sabun, ellerinin içi
nasırlı olur ve parmakları bu kadar maharetli.
Birinde yüzük, diğerinde karpuz, kiminde kanepe, başka birinde inci düğmeli gömlek ya da bir
başkasında kamyon. Hatta ölümün kendisi de somutlaşıp bir nesne gibi karşımıza çıkıyor.
İnsana ulaşmak için etrafımızı saran bunca nesne arasında sıkışan hikâyeleri buluyor ve
anlatıyor. Gözü her şeyin üzerinde dolaşıyor, duruyor, görüyor ve hikâyeye dönüştürüyor.
Hemen herkesin dikkatinden kaçan, üzerinde durmadığımız, düşünmeye değer görüp vakit
ayırmadığımız eşyalara eğiliyor ve onlardan çıkıp insan hâllerinin en ince yerlerine ulaşıyor.
Etrafımızdaki bunca şeyin arasında anlatılacak olanın, değerli olanın, hakikî olanın hikâyeleri
var Tek Odalı Ev'de.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.