9786059114493
704186
https://www.kasemkitap.com/tarihbozumu
Tarihbozumu
132.00
Toplumların oluşumunda ve devamlılığında ortak tarih anlayışının önemi nedir? Toplumların
kültürel, ahlaki, dinî ve siyasi birliktelikleri, tarihlerinin oluşumuna nasıl etki ederler? Tarih
anlatılarının meşruiyet temelleri nelerdir?
Toplumsal ortaklıkların ve tarih bilincinin bitmesiyle ortaya çıkar tarihbozumu. Tarih bozumunun
ortaya çıkmasında küreselleşmenin etkileri nelerdir? Tarih oluşturacak malzemeden bir “ortak
tarih”in oluşabilmesi için her şeyden önce bugünün insanlarında bir ortaklık kurma iradesinin
oluşması gerekir. Eğer insan gruplarının birbirleriyle münasebetlerini temellendirebildikleri, bir
aradalıklarını belli bir geçmişe ve hukuka dayandırabildikleri ortaklık hissi ve iradeleri yoksa
ortak tarih kendiliğinden silinir. Bu irade oluştuğunda ise ortak tarih kendiliğinden oluşur. Tarih bir ortaklık işiyse birbirleriyle bir ortaklık hissetmeyen insanların tarihlerinden de söz edilemez.
İnsanların ortaklık hissettikleri alanların azlığı aynı zamanda herhangi bir tarih olasılığının da
tükenişine işaret eder. Korkarız ki bu olasılık, günden güne yoğunlaşan parçalanmışlık, çözülme
ve dağılma duygularının yaygınlığı ölçüsünde bir kâbus hâline gelmektedir. İnsanların herhangi
bir tarih anlamında bir tarihin tükenişinden, bir tarihbozumundan bahsedebiliriz. Bunda yaşandığı
söylenen ve günden gün etkisini de hissettiren küreselleşmenin zamansallık yerine mekânsallığa
dayalı işleyişinin etkisi olduğu söylenemez mi? Olabilir. Ancak değişmeyen bir şey var ki, tarih
ve tarihsellik anlatıları aracılığıyla tedavülde dolaşan milletlerarası hiyerarşiler ve hegemonya
ilişkilerinin yerini küresel dünyanın örgütlenme biçimi almıştır. Dün tarih galiplerin tarihiydi,
bugün dünya (globe), egemenlerin dünyası olmayı sürdürüyor.
Tarih anlatılarının en önemli kaynağı olan ulus-devletlerin fiilî varlıkları olmasa bile meşruiyet
dayanaklarının aşınmasına ilk etapta daha tikel ve mikro tarih anlatılarının ikame edilmesi eşlik
etti; ama bu ikame kalıcı olamazdı. Tarih anlatısına yapılan itirazlar, belli bir tarih anlatısına
duyulan kuşkuları sanılandan fazla derinleştirerek, herhangi bir tarih anlatısının tutunabilme
zeminlerini yok etmiş görünüyor. Bütün bu gelişmeler tarih anlatılarının bozulmasına yol
açıyorsa da bu tarihbozumuna bir özgürleşim umudu eşlik etmiyor. Sonuçta tarihin bozumu, aynı
zamanda toplumsallığın da bozumuna delalet ediyor.
Toplumların oluşumunda ve devamlılığında ortak tarih anlayışının önemi nedir? Toplumların
kültürel, ahlaki, dinî ve siyasi birliktelikleri, tarihlerinin oluşumuna nasıl etki ederler? Tarih
anlatılarının meşruiyet temelleri nelerdir?
Toplumsal ortaklıkların ve tarih bilincinin bitmesiyle ortaya çıkar tarihbozumu. Tarih bozumunun
ortaya çıkmasında küreselleşmenin etkileri nelerdir? Tarih oluşturacak malzemeden bir “ortak
tarih”in oluşabilmesi için her şeyden önce bugünün insanlarında bir ortaklık kurma iradesinin
oluşması gerekir. Eğer insan gruplarının birbirleriyle münasebetlerini temellendirebildikleri, bir
aradalıklarını belli bir geçmişe ve hukuka dayandırabildikleri ortaklık hissi ve iradeleri yoksa
ortak tarih kendiliğinden silinir. Bu irade oluştuğunda ise ortak tarih kendiliğinden oluşur. Tarih bir ortaklık işiyse birbirleriyle bir ortaklık hissetmeyen insanların tarihlerinden de söz edilemez.
İnsanların ortaklık hissettikleri alanların azlığı aynı zamanda herhangi bir tarih olasılığının da
tükenişine işaret eder. Korkarız ki bu olasılık, günden güne yoğunlaşan parçalanmışlık, çözülme
ve dağılma duygularının yaygınlığı ölçüsünde bir kâbus hâline gelmektedir. İnsanların herhangi
bir tarih anlamında bir tarihin tükenişinden, bir tarihbozumundan bahsedebiliriz. Bunda yaşandığı
söylenen ve günden gün etkisini de hissettiren küreselleşmenin zamansallık yerine mekânsallığa
dayalı işleyişinin etkisi olduğu söylenemez mi? Olabilir. Ancak değişmeyen bir şey var ki, tarih
ve tarihsellik anlatıları aracılığıyla tedavülde dolaşan milletlerarası hiyerarşiler ve hegemonya
ilişkilerinin yerini küresel dünyanın örgütlenme biçimi almıştır. Dün tarih galiplerin tarihiydi,
bugün dünya (globe), egemenlerin dünyası olmayı sürdürüyor.
Tarih anlatılarının en önemli kaynağı olan ulus-devletlerin fiilî varlıkları olmasa bile meşruiyet
dayanaklarının aşınmasına ilk etapta daha tikel ve mikro tarih anlatılarının ikame edilmesi eşlik
etti; ama bu ikame kalıcı olamazdı. Tarih anlatısına yapılan itirazlar, belli bir tarih anlatısına
duyulan kuşkuları sanılandan fazla derinleştirerek, herhangi bir tarih anlatısının tutunabilme
zeminlerini yok etmiş görünüyor. Bütün bu gelişmeler tarih anlatılarının bozulmasına yol
açıyorsa da bu tarihbozumuna bir özgürleşim umudu eşlik etmiyor. Sonuçta tarihin bozumu, aynı
zamanda toplumsallığın da bozumuna delalet ediyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.