9786057220646
710496
https://www.kasemkitap.com/sekuler-aklin-haritasi-modernitenin-tanrisiz-utopya-arayisi
Seküler Aklın Haritası ;Modernitenin Tanrısız Ütopya Arayışı
143.00
Haccac Ali bu kitabında modernitenin temelini oluşturan seküler aklın haritasını
çıkarmakla kalmaz, ayrıca postmodern dünyadaki seküler metaforların önemini
de vurgular. Değerden bağımsızlığı kutsayan, boşlukta salınan, güç uğruna tüm
merkezleri tasfiye eden bu metaforlar, kaosun eşiğindeki bir kültürün ürünüdür.
Bu bağlamda modernist tek-doğrusal tarih algısı, tarihsel aşamalar ve dönemler
algısını desteklemiş ve sekülarizm bir gelenek ve ideoloji hâline gelmiştir.
Bununla birlikte, postsekülarizm sosyologların ve felsefecilerin tartıştıkları ve
analiz ettikleri bir konu olmaya devam etmektedir.
Sekülarizm tarihsel olarak modern güç kavramının yükselişiyle paraleldir. Bireye
inanç ve seçme özgürlüğü vermek için kilise ve devletin birbirinden ayrılması fikri,
modern bölgesel ulus-devletin doğuşuyla birlikte ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla,
ulus-devletin dinî inancın kamusal alandaki yokluğunu, kendini yeni bir tanrıya
çevirmek için nasıl manipüle ettiğini fark etmemek mümkün değildir. Devletin
varsaydığı egemenlik barış getirmezken, “öteki” ile savaşlar, kamusal alanın
mutlak kontrolü çağını getiren sınırsız bir güç kullanma aracı hâline geldi.
Sekülerleştirme, kamusal mekanda teknolojinin kullanıldığı, dolayısıyla
şehirleşme anlayışının medenileşmekten çok militerleştiği asıl alandır.
Haccac'ın kitabının dikkat çekici yönü diyalojik olmasıdır. Bauman ve Messiri'nin
düşüncelerini kıyaslamak, “medeniyetler çatışması”nın sınırlarını aşan fikirlerle
ilişkili yeni bir kavramlar haritası yaratmakta ve ortak bir sorun olan moderniteninküresel bir diyalog başlatabilecek şekilde eleştirisini yapmaktadır. Bu özelliği,
kitabı önümüzdeki yıllarda bu tür diyalogların bir parçası hâline getirecektir.
Haccac Ali bu kitabında modernitenin temelini oluşturan seküler aklın haritasını
çıkarmakla kalmaz, ayrıca postmodern dünyadaki seküler metaforların önemini
de vurgular. Değerden bağımsızlığı kutsayan, boşlukta salınan, güç uğruna tüm
merkezleri tasfiye eden bu metaforlar, kaosun eşiğindeki bir kültürün ürünüdür.
Bu bağlamda modernist tek-doğrusal tarih algısı, tarihsel aşamalar ve dönemler
algısını desteklemiş ve sekülarizm bir gelenek ve ideoloji hâline gelmiştir.
Bununla birlikte, postsekülarizm sosyologların ve felsefecilerin tartıştıkları ve
analiz ettikleri bir konu olmaya devam etmektedir.
Sekülarizm tarihsel olarak modern güç kavramının yükselişiyle paraleldir. Bireye
inanç ve seçme özgürlüğü vermek için kilise ve devletin birbirinden ayrılması fikri,
modern bölgesel ulus-devletin doğuşuyla birlikte ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla,
ulus-devletin dinî inancın kamusal alandaki yokluğunu, kendini yeni bir tanrıya
çevirmek için nasıl manipüle ettiğini fark etmemek mümkün değildir. Devletin
varsaydığı egemenlik barış getirmezken, “öteki” ile savaşlar, kamusal alanın
mutlak kontrolü çağını getiren sınırsız bir güç kullanma aracı hâline geldi.
Sekülerleştirme, kamusal mekanda teknolojinin kullanıldığı, dolayısıyla
şehirleşme anlayışının medenileşmekten çok militerleştiği asıl alandır.
Haccac'ın kitabının dikkat çekici yönü diyalojik olmasıdır. Bauman ve Messiri'nin
düşüncelerini kıyaslamak, “medeniyetler çatışması”nın sınırlarını aşan fikirlerle
ilişkili yeni bir kavramlar haritası yaratmakta ve ortak bir sorun olan moderniteninküresel bir diyalog başlatabilecek şekilde eleştirisini yapmaktadır. Bu özelliği,
kitabı önümüzdeki yıllarda bu tür diyalogların bir parçası hâline getirecektir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.