Nehcü'l Belâğa ve İmam Ali

Stok Kodu:
9786054533244
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
132
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012-01-07
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%35 indirimli
45,00
29,25
9786054533244
685148
Nehcü'l Belâğa ve İmam Ali
Nehcü'l Belâğa ve İmam Ali
29.25
Ruhsatlar yerine azameti seçmiş, hırkasını sırtına alıp oturmak yerine, sırtına ömrü boyunca bırakmayacağı cihadı kuşanmış biri... Tüm bunların yanında, Ondan söz ederken aynı zamanda acılardan, yalnızlıklardan, sancılardan da söz etmeyi gerekli kılan bir dava adamı... Hz. Alinin derdini bir nebze de olsa hissetmek ve hissettirmek adına hazırlanan bu çalışma, Onun eseri olan Nehcül Belâğa incelemesidir. Bu eser Nehcül Belâğada yer alan hutbelerin, mektupların, sözlerin üzerinde yapılan incelemelerden ve araştırmalardan oluşmuştur. İÇİNDEKİLER Takdim Hz. Ali ve Mücadelesi Yalnızlığı Ve Hüznü Giyen Sevgili; Hz. Ali Nehcül Belâğa da İmam Alinin Hüzünlü, Kırgın Sözleri ve Mülahazaları El-Ğarra İnsan Ve Sakınma Üzerine Dünya; Gören, Ondan Gidicidir; Kör Olan İse Ona Gidici Nehcül Belâğada Siyaset ve Yönetim İmam Alinin Vasiyetinden Bizlere Kalan İmam Aliden Aforizmalar TADIMLIK Takdim Hamd, Âlemlerin Rabbi Allaha... Salât, Onun Rasulüne... Selam, Onun izinden hedefe doğru yürüyen, Onun derdiyle dertlenen, umudunu yitirmeyip sabrını, cesaretini, azmini ve aşkını alazlandırmak için varlığın her cinsiyle mücadele edenlere... Tarih, İslama karşı açılan savaşta tahribata uğrayıp yıkılmaya başlayan surlara, kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su eyleyip o siperleri, o surları yeniden inşa etmeye çalışan yiğitlerle doludur. Hak ile batıl savaşı nasıl ki, ilk insandan süregelerek devam ediyorsa, doğru tarafta ve yanlış tarafta savaşan birileri her zaman olmuş ve olacaktır da... Bununla beraber tekerrüre maruz kalan tarih, içerisinden hak ve batıl cephesinde savaşacak daha nicelerini de çıkaracaktır. Allahın üzerimize emanet ettiği davanın büyük ve ağır yükü, hep o kutlu insanlarla taşındı ve taşınacaktır. Yine zamanların en sıkıntılı, en zor, en çaresizlik dolu anlarının yaşandığı, insanların insanlığının hiçbir önem arz etmediği bir çağ yaşanıyordu. Ve böylesine bir zamanda tarihin en kutlu, en mutlu, en umutlu olduğu günler gelmişti, bir Rasul ile... Karanlıklarla kararmaya başlayan âlemi, hakikatin sönmez nuruyla aydınlatmaya gelen bir elçi gönderildi huzura kavuşmak, felaha erişmek isteyenlere... O, tabiri caizse göklerin öğrencisi, yeryüzünün öğretmeniydi ve kendisinden sonra hakikatin, adaletin, doğruluğun kaybolmaması için örnek bir nesil yetiştirdi. Onlarla yaşamın en zor zamanlarında, nefes almanın en sıkıntılı anlarında, yemek için bir lokma bulmanın en çaresiz demlerinde kutlu bir dava meşalesi yaktı, kıyamete dek sürecek... Bu davaya nice bedeller ödedi, hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan... Canını severek verecek nice şehsuvarlar, yiğitler yetiştirdi. Bu yiğitlerden biri de şehit ve şahitlerin efendisi olan Hz. Aliydi... Ruhsatlar yerine azameti seçmiş, hırkasını sırtına alıp oturmak yerine, sırtına ömrü boyunca bırakmayacağı cihadı kuşanmış biri... Tüm bunların yanında, Ondan söz ederken aynı zamanda acılardan, yalnızlıklardan, sancılardan da söz etmeyi gerekli kılan bir dava adamı... Ali Şeriati, Hz. Aliden söz ederken bu gerçeği şöyle dile getirir: Alinin acısı iki türlüdür: Birincisi onun, İbn Mülcemin kılıcının zehrinden başında hissettiği acı, diğeri ise onu gece yarıları yalnız, Medine civarındaki hurmalıklara çeken ve inleten acıdır. Biz sadece onun İbn Mülcemin kılıcından dolayı başında hissettiği acıya ağlıyoruz. Ama Alinin derdi bu değildir. Böylesine büyük bir ruhu inleten dert, bizim tanışık olmadığımız yalnızlıktır. Biz, bu derdi tanımalıyız, diğerini değil. Ali kılıcın acısını hissetmemektedir, biz ise Alinin derdini hissetmiyoruz. Hz. Alinin derdini bir nebze de olsa hissetmek ve hissettirmek adına yapmaya çalıştığım bu çalışma, Onun eseri olan Nehcul Belâğa incelemesidir. Nehcul Belâğada yer alan hutbelerin, mektupların, sözlerin üzerinde yapılmış olan incelemedenve araştırmadan oluşmuştur. Klasik Okumaları kategorisinde devam ede gelen, ilim tarihimizin önemli eserleri ve şahsiyetleri üzerinde, bu bağlamda bir inceleme ve araştırma yapmaya niyetlendik. Bu çerçevede Nehcul Belâğa ve Hz. Ali, El-İktisad Fil-İtikad ve İmam Gazali, Mukaddime ve İbn Haldun, Huccetullahil Baliğa ve Şah Veliyullah Dehlevi, Tarikat-ı Muhammediyye ve İmam Birgivi gibi âlimlerimizin eserleri üzerinde çalışmalar yapmayı hedeflemekteyiz. Hz. Alinin hayatını, mücadelesini ve bizlere bıraktığı kutlu ilim mirasının üzerinde deneme tarzı ile yaptığım bu çalışma ile besmeleyi çektik. Bizi bu çalışmalara yönlendiren ve teşvik eden Değerli Hocam Mustafa İslâmoğlunun Erbaîn dersleri oldu. Bu sebeple şükranlarımı en samimi dileklerimle kendisine umut ve hediye olması niyetiyle Rabbime iletiyorum. Bereketlendirsin ve tamamına erdirsin duaları ile... Faydalı olabildiysek bilinmeli ki; gayret bizden başarı yalnızca Allahtandır. Ömer Noyan Ekim 2011-İstanbul
Ruhsatlar yerine azameti seçmiş, hırkasını sırtına alıp oturmak yerine, sırtına ömrü boyunca bırakmayacağı cihadı kuşanmış biri... Tüm bunların yanında, Ondan söz ederken aynı zamanda acılardan, yalnızlıklardan, sancılardan da söz etmeyi gerekli kılan bir dava adamı... Hz. Alinin derdini bir nebze de olsa hissetmek ve hissettirmek adına hazırlanan bu çalışma, Onun eseri olan Nehcül Belâğa incelemesidir. Bu eser Nehcül Belâğada yer alan hutbelerin, mektupların, sözlerin üzerinde yapılan incelemelerden ve araştırmalardan oluşmuştur. İÇİNDEKİLER Takdim Hz. Ali ve Mücadelesi Yalnızlığı Ve Hüznü Giyen Sevgili; Hz. Ali Nehcül Belâğa da İmam Alinin Hüzünlü, Kırgın Sözleri ve Mülahazaları El-Ğarra İnsan Ve Sakınma Üzerine Dünya; Gören, Ondan Gidicidir; Kör Olan İse Ona Gidici Nehcül Belâğada Siyaset ve Yönetim İmam Alinin Vasiyetinden Bizlere Kalan İmam Aliden Aforizmalar TADIMLIK Takdim Hamd, Âlemlerin Rabbi Allaha... Salât, Onun Rasulüne... Selam, Onun izinden hedefe doğru yürüyen, Onun derdiyle dertlenen, umudunu yitirmeyip sabrını, cesaretini, azmini ve aşkını alazlandırmak için varlığın her cinsiyle mücadele edenlere... Tarih, İslama karşı açılan savaşta tahribata uğrayıp yıkılmaya başlayan surlara, kemiklerini taş, etlerini harç, kanını da su eyleyip o siperleri, o surları yeniden inşa etmeye çalışan yiğitlerle doludur. Hak ile batıl savaşı nasıl ki, ilk insandan süregelerek devam ediyorsa, doğru tarafta ve yanlış tarafta savaşan birileri her zaman olmuş ve olacaktır da... Bununla beraber tekerrüre maruz kalan tarih, içerisinden hak ve batıl cephesinde savaşacak daha nicelerini de çıkaracaktır. Allahın üzerimize emanet ettiği davanın büyük ve ağır yükü, hep o kutlu insanlarla taşındı ve taşınacaktır. Yine zamanların en sıkıntılı, en zor, en çaresizlik dolu anlarının yaşandığı, insanların insanlığının hiçbir önem arz etmediği bir çağ yaşanıyordu. Ve böylesine bir zamanda tarihin en kutlu, en mutlu, en umutlu olduğu günler gelmişti, bir Rasul ile... Karanlıklarla kararmaya başlayan âlemi, hakikatin sönmez nuruyla aydınlatmaya gelen bir elçi gönderildi huzura kavuşmak, felaha erişmek isteyenlere... O, tabiri caizse göklerin öğrencisi, yeryüzünün öğretmeniydi ve kendisinden sonra hakikatin, adaletin, doğruluğun kaybolmaması için örnek bir nesil yetiştirdi. Onlarla yaşamın en zor zamanlarında, nefes almanın en sıkıntılı anlarında, yemek için bir lokma bulmanın en çaresiz demlerinde kutlu bir dava meşalesi yaktı, kıyamete dek sürecek... Bu davaya nice bedeller ödedi, hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan... Canını severek verecek nice şehsuvarlar, yiğitler yetiştirdi. Bu yiğitlerden biri de şehit ve şahitlerin efendisi olan Hz. Aliydi... Ruhsatlar yerine azameti seçmiş, hırkasını sırtına alıp oturmak yerine, sırtına ömrü boyunca bırakmayacağı cihadı kuşanmış biri... Tüm bunların yanında, Ondan söz ederken aynı zamanda acılardan, yalnızlıklardan, sancılardan da söz etmeyi gerekli kılan bir dava adamı... Ali Şeriati, Hz. Aliden söz ederken bu gerçeği şöyle dile getirir: Alinin acısı iki türlüdür: Birincisi onun, İbn Mülcemin kılıcının zehrinden başında hissettiği acı, diğeri ise onu gece yarıları yalnız, Medine civarındaki hurmalıklara çeken ve inleten acıdır. Biz sadece onun İbn Mülcemin kılıcından dolayı başında hissettiği acıya ağlıyoruz. Ama Alinin derdi bu değildir. Böylesine büyük bir ruhu inleten dert, bizim tanışık olmadığımız yalnızlıktır. Biz, bu derdi tanımalıyız, diğerini değil. Ali kılıcın acısını hissetmemektedir, biz ise Alinin derdini hissetmiyoruz. Hz. Alinin derdini bir nebze de olsa hissetmek ve hissettirmek adına yapmaya çalıştığım bu çalışma, Onun eseri olan Nehcul Belâğa incelemesidir. Nehcul Belâğada yer alan hutbelerin, mektupların, sözlerin üzerinde yapılmış olan incelemedenve araştırmadan oluşmuştur. Klasik Okumaları kategorisinde devam ede gelen, ilim tarihimizin önemli eserleri ve şahsiyetleri üzerinde, bu bağlamda bir inceleme ve araştırma yapmaya niyetlendik. Bu çerçevede Nehcul Belâğa ve Hz. Ali, El-İktisad Fil-İtikad ve İmam Gazali, Mukaddime ve İbn Haldun, Huccetullahil Baliğa ve Şah Veliyullah Dehlevi, Tarikat-ı Muhammediyye ve İmam Birgivi gibi âlimlerimizin eserleri üzerinde çalışmalar yapmayı hedeflemekteyiz. Hz. Alinin hayatını, mücadelesini ve bizlere bıraktığı kutlu ilim mirasının üzerinde deneme tarzı ile yaptığım bu çalışma ile besmeleyi çektik. Bizi bu çalışmalara yönlendiren ve teşvik eden Değerli Hocam Mustafa İslâmoğlunun Erbaîn dersleri oldu. Bu sebeple şükranlarımı en samimi dileklerimle kendisine umut ve hediye olması niyetiyle Rabbime iletiyorum. Bereketlendirsin ve tamamına erdirsin duaları ile... Faydalı olabildiysek bilinmeli ki; gayret bizden başarı yalnızca Allahtandır. Ömer Noyan Ekim 2011-İstanbul
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat