Mekke'den İstanbul'a Fetih Fatih Ayasofya

Stok Kodu:
9786056917066
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
176
Basım Yeri:
Samsun
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-06-23
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%25 indirimli
100,00
75,00
Aynı gün kargo
9786056917066
699447
Mekke'den İstanbul'a Fetih Fatih Ayasofya
Mekke'den İstanbul'a Fetih Fatih Ayasofya
75.00
Ayasofya, Allah Rasûlü'nün صلى الله عليه وسلم fethini müjdelediği, kendisiyle birlikte askerini de övdüğü Fatih Sultan Mehmed'in zafer anıtıdır. Ayasofya, yirmi bir yaşında İslâm'ı cihâna hâkim kılacak iradeyi kuşanan devlet adamının fetih mührüdür. Ayasofya, İslâm'a adanmış hayatlara verilen İlâhi armağandır; "Feth-i Mübîn"dir. Ayasofya, Akşemseddin (r.a) ve Molla Gürani (r.a) gibi Allah Rasûlü'nün صلى الله عليه وسلم Sünnet-i Seniyyesi'ne bağlı iki ulu hocanın, irfânın Fatih'in şahsında devletleşme tezâhürüdür. Ayasofya, gemileri karadan yürüten muhkem iradenin Hakk'ı Bâtıldan ayıran son sözüdür. Ayasofya, siyâsette Yavuz'u, ilimde Ebussuud'u, donanmada Barbaros'u, şiirde Bâki'yi, mimâride Sinan'ı yetiştiren mukaddesât merkezidir. Ayasofya, İslâm'ın küfre karşı mutlak üstünlüğünü resmetmesi îtibariyle; Müslümanların Allah'ın صلى الله عليه وسلم yeryüzündeki halifeleri olduklarının ve dünyaya yeniden adaleti getirecek yegâne ümmetin onlar olacağının alâmetidir. Ayasofya, çan seslerinin kapattığı mâvera yolunun tekbir sesleri ile açıldığı tevhid kürsüsüdür. Ayasofya, Batı'nın büyük olarak ilan ettiği bütün devlet adamlarının, -genç yaşta nâil olduğu muvaffâkiyet îtibariyle- kendisine yâver bile olamayacağı Fatih'in açtığı, korunmasını da bir vasiyetle bütün ümmete havale ettiği mes'ûliyet merkezidir. Ayasofya, Müslümanlar için basit bir mekân değil, ulvi bir mânâ; müze değil, cami; taş değil, ruhtur. Bu yüzden Ayasofya'nın kapanması ya da müze olması Müslümanlıkla yoğrulan bu milletin rûhuna "küfür mührü" vurmakla eşdeğer bir hâdisedir. Ayasofya, denize sürdüğü atının üzerinden Süleyman Paşa'ya "O küfür donanmasını ya al ya da öl de gel" diye emreden, zâlimin sulh teklifini "Ya İstanbul beni ya da ben İstanbul'u alırım." diyerek reddeden Fatih'in îmanına, cihad şuuruna, İslâm idrâkine ve şecaatine varis olduğumuzda öyle bir açılacak ki, beraberinde mukaddesâtımız üzerine kapatılan bütün kapılar kırılacak.
Ayasofya, Allah Rasûlü'nün صلى الله عليه وسلم fethini müjdelediği, kendisiyle birlikte askerini de övdüğü Fatih Sultan Mehmed'in zafer anıtıdır. Ayasofya, yirmi bir yaşında İslâm'ı cihâna hâkim kılacak iradeyi kuşanan devlet adamının fetih mührüdür. Ayasofya, İslâm'a adanmış hayatlara verilen İlâhi armağandır; "Feth-i Mübîn"dir. Ayasofya, Akşemseddin (r.a) ve Molla Gürani (r.a) gibi Allah Rasûlü'nün صلى الله عليه وسلم Sünnet-i Seniyyesi'ne bağlı iki ulu hocanın, irfânın Fatih'in şahsında devletleşme tezâhürüdür. Ayasofya, gemileri karadan yürüten muhkem iradenin Hakk'ı Bâtıldan ayıran son sözüdür. Ayasofya, siyâsette Yavuz'u, ilimde Ebussuud'u, donanmada Barbaros'u, şiirde Bâki'yi, mimâride Sinan'ı yetiştiren mukaddesât merkezidir. Ayasofya, İslâm'ın küfre karşı mutlak üstünlüğünü resmetmesi îtibariyle; Müslümanların Allah'ın صلى الله عليه وسلم yeryüzündeki halifeleri olduklarının ve dünyaya yeniden adaleti getirecek yegâne ümmetin onlar olacağının alâmetidir. Ayasofya, çan seslerinin kapattığı mâvera yolunun tekbir sesleri ile açıldığı tevhid kürsüsüdür. Ayasofya, Batı'nın büyük olarak ilan ettiği bütün devlet adamlarının, -genç yaşta nâil olduğu muvaffâkiyet îtibariyle- kendisine yâver bile olamayacağı Fatih'in açtığı, korunmasını da bir vasiyetle bütün ümmete havale ettiği mes'ûliyet merkezidir. Ayasofya, Müslümanlar için basit bir mekân değil, ulvi bir mânâ; müze değil, cami; taş değil, ruhtur. Bu yüzden Ayasofya'nın kapanması ya da müze olması Müslümanlıkla yoğrulan bu milletin rûhuna "küfür mührü" vurmakla eşdeğer bir hâdisedir. Ayasofya, denize sürdüğü atının üzerinden Süleyman Paşa'ya "O küfür donanmasını ya al ya da öl de gel" diye emreden, zâlimin sulh teklifini "Ya İstanbul beni ya da ben İstanbul'u alırım." diyerek reddeden Fatih'in îmanına, cihad şuuruna, İslâm idrâkine ve şecaatine varis olduğumuzda öyle bir açılacak ki, beraberinde mukaddesâtımız üzerine kapatılan bütün kapılar kırılacak.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat