Fırtına Toplanıyor; Zaman Çarkı Serisi 12. Kitap

Stok Kodu:
9786053750321
Boyut:
135-215-0
Sayfa Sayısı:
944
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2016-06-17
Çeviren:
Niran Elçi
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%32 indirimli
650,00
442,00
Aynı gün kargo
9786053750321
684208
Fırtına Toplanıyor; Zaman Çarkı Serisi 12. Kitap
Fırtına Toplanıyor; Zaman Çarkı Serisi 12. Kitap
442.00
Renald Fanwar evinin verandasında oturmuş, iki sene önce torununun onun için karameşeden yaptığı sağlam sandalyeyi ısıtmaktaydı. Renald kuzeye bakıyordu. Siyah-gümüş bulutlara. Daha önce hiç böylesini görmemişti. Tüm kuzey ufkunu, gökyüzünün yükseklerine kadar kaplamışlardı. Kurşuni değildiler. Siyah ve gümüş rengiydiler. Gece yarısı bir yeraltı kilerinin olduğu kadar karanlık, gürleyen fırtına başları. Aralarında çarpıcı gümüş ışıklar parlıyordu; hiç ses çıkarmayan şimşekler. Hava yoğundu. Toz ve kir kokularıyla yoğun. Kuru yaprakların ve yağmayı reddeden yağmurun kokularıyla. Bahar gelmişti. Ama ekinleri büyümemişti. Tek bir filiz bile başını toprağın üzerine çıkarmaya cesaret edememişti. Tahtaları gıcırdatarak yavaşça sandalyesinden kalktı; sandalye arkasında yavaşça sallandı. Renald verandanın kenarına yürüdü. Sönmüş olmasına rağmen piposunu kemirdi. Onu tekrar yakmakla uğraşamazdı. O bulutlar onu büyülemişti. Öyle siyahtılar ki. Tıpkı bir çalılık yangınının dumanı gibi, ama hiçbir yangının dumanı o kadar yükseklere yığılmazdı. Hem, gümüş bulutlara ne demeli? Siyah bulutların arasında kabarıyorlardı. Tıpkı kurumla kaplanmış metalin yüzeyinde, cilalı çeliğin parladığı yerler gibi.
Renald Fanwar evinin verandasında oturmuş, iki sene önce torununun onun için karameşeden yaptığı sağlam sandalyeyi ısıtmaktaydı. Renald kuzeye bakıyordu. Siyah-gümüş bulutlara. Daha önce hiç böylesini görmemişti. Tüm kuzey ufkunu, gökyüzünün yükseklerine kadar kaplamışlardı. Kurşuni değildiler. Siyah ve gümüş rengiydiler. Gece yarısı bir yeraltı kilerinin olduğu kadar karanlık, gürleyen fırtına başları. Aralarında çarpıcı gümüş ışıklar parlıyordu; hiç ses çıkarmayan şimşekler. Hava yoğundu. Toz ve kir kokularıyla yoğun. Kuru yaprakların ve yağmayı reddeden yağmurun kokularıyla. Bahar gelmişti. Ama ekinleri büyümemişti. Tek bir filiz bile başını toprağın üzerine çıkarmaya cesaret edememişti. Tahtaları gıcırdatarak yavaşça sandalyesinden kalktı; sandalye arkasında yavaşça sallandı. Renald verandanın kenarına yürüdü. Sönmüş olmasına rağmen piposunu kemirdi. Onu tekrar yakmakla uğraşamazdı. O bulutlar onu büyülemişti. Öyle siyahtılar ki. Tıpkı bir çalılık yangınının dumanı gibi, ama hiçbir yangının dumanı o kadar yükseklere yığılmazdı. Hem, gümüş bulutlara ne demeli? Siyah bulutların arasında kabarıyorlardı. Tıpkı kurumla kaplanmış metalin yüzeyinde, cilalı çeliğin parladığı yerler gibi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat