9789944836296
687893
https://www.kasemkitap.com/dunya-bizi-bekliyor
Dünya Bizi Bekliyor
94.50
Haritanın halita olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Sınırlar kalktı. Cetvelle çizildiği için milyonlarca cana mal olmuş ya da bir karışına nice kınalı kuzuları kurban etmiş o çizgilerin yerinde yeller esiyor. Gümrükler yerinde, hudut kapıları kalkmamış olabilir, ama sınırları sınır yapan kutsalların yerinde yeller esiyor. Vizeler kalkıyor. Ticaret, herkesi aynı hizada birleştiriyor. O hizanın bir ucunda aynı şeyleri tükete tükete hayat tarzları benzeşmiş kalabalıklar, diğer ucunda haysiyetini, şerefini ve kimliğini daha çok ticaret, daha çok ihracat ve daha çok dolaşım üzerine kurmuş siyasi örgütler yer alıyor.
Haritanın halita olması seni aldatmasın. Acılar yerli yerinde duruyor. Siyasi ya da ticari coğrafya değişiyor olabilir ama acının coğrafyası hep aynı kalıyor. Niye böyle oluyor? Niye acı hep aynı yerlerde ve aynı insanların üzerinde dolaşıyor? Hani sınırlar kalkmıştı, hani dünya bütünleşmiş, ufacık bir köy haline gelmişti? Acının değişmeyen çizgileri, değişmeyen bir kaderi mi anlatıyor? Değişmeyen kader midir, yoksa değişemeyen insanlar mıdır? Bu soru sana ne anlatıyor?
Haritanın halita olması seni aldatmasın. Acının coğrafyası değişmiyor. O coğrafya çoktandır bir değişim bekliyor. O coğrafya gözünü dikmiş seni bekliyor. Seni ve adının yanına yazılmış himmet, hizmet ve gayreti bekliyor. O coğrafya artık acı ile anılmaktan ah etmiş o mazlum coğrafya, adaletin, merhametin ve aşkın hükümran olduğu bir dünyanın hasretini çekiyor. Acının coğrafyası baharın çıtırtılarını duymuş, kulakları tetikte bahar habercilerini bekliyor.
Sen, bahar habercisi olmaya namzet güzel kardeşim! Seni bekleyenleri daha fazla bekletemezsin. Sen geliyorsun diye tomurcuklanan ümitlere kırağı çaldıramazsın. Tabiata ve gönüllere baharın geldiği şu zamanlar; içinin gümbürtüsü, sadece seni değil dünyayı sarsmalı. Sen geliyorsun diye harita hizaya girmeli. Sen geliyorsun: Harita önüne serilmeli. Sen geliyorsun: Harita sana kendinden yer beğendirmeli.
Bahar geldi. Etraf diriliyor. Tabiatta bir cümbüş, yerinde oturabilene aşk olsun. Sen geliyorsun: Muhammedî nazarlarla baktığın her yer uyanıyor. Sen geliyorsun: Her yerden enerji fışkırıyor. Sen geliyorsun: Harita önüne seriliyor. Yöneliyorsun. Yöneldiğin yerde çiçekler açıyor. Çünkü yöneldiğine zorunluluk ya da yasak savma kabilinden değil, içinden höykürüp gelen bir aşkla yöneliyorsun. Aşkla ayağa kalkıyor, göklere doğru derin bir nazar atıyor, kamaşan ve kamaştıran gözlerinle arza dönüp sözünü söyleyecek zamanının geldiğini hissettiriyorsun. Evet, evet; artık zamanıdır. Sen haritan önünde, oraya nazar ediyorsun. Haritadan yer beğeniyor, haritayı merhamet, aşk ve fedakârlıkla tekrar karıp, Hakkın halitası yapacak zamanın geldiğini dört bucak yedi iklime gösteriyorsun.
Sıran gelmiştir kardeşim; haritadan yer beğen. Haritadan yer beğen, çünkü her yer senindir. Her yer, yer benden sorulur diyenindir. Yer senden sorulur çünkü yer sana verilmiştir. Haritadan yer beğen, harita önüne serilmiştir.
Haritanın halita olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Sınırlar kalktı. Cetvelle çizildiği için milyonlarca cana mal olmuş ya da bir karışına nice kınalı kuzuları kurban etmiş o çizgilerin yerinde yeller esiyor. Gümrükler yerinde, hudut kapıları kalkmamış olabilir, ama sınırları sınır yapan kutsalların yerinde yeller esiyor. Vizeler kalkıyor. Ticaret, herkesi aynı hizada birleştiriyor. O hizanın bir ucunda aynı şeyleri tükete tükete hayat tarzları benzeşmiş kalabalıklar, diğer ucunda haysiyetini, şerefini ve kimliğini daha çok ticaret, daha çok ihracat ve daha çok dolaşım üzerine kurmuş siyasi örgütler yer alıyor.
Haritanın halita olması seni aldatmasın. Acılar yerli yerinde duruyor. Siyasi ya da ticari coğrafya değişiyor olabilir ama acının coğrafyası hep aynı kalıyor. Niye böyle oluyor? Niye acı hep aynı yerlerde ve aynı insanların üzerinde dolaşıyor? Hani sınırlar kalkmıştı, hani dünya bütünleşmiş, ufacık bir köy haline gelmişti? Acının değişmeyen çizgileri, değişmeyen bir kaderi mi anlatıyor? Değişmeyen kader midir, yoksa değişemeyen insanlar mıdır? Bu soru sana ne anlatıyor?
Haritanın halita olması seni aldatmasın. Acının coğrafyası değişmiyor. O coğrafya çoktandır bir değişim bekliyor. O coğrafya gözünü dikmiş seni bekliyor. Seni ve adının yanına yazılmış himmet, hizmet ve gayreti bekliyor. O coğrafya artık acı ile anılmaktan ah etmiş o mazlum coğrafya, adaletin, merhametin ve aşkın hükümran olduğu bir dünyanın hasretini çekiyor. Acının coğrafyası baharın çıtırtılarını duymuş, kulakları tetikte bahar habercilerini bekliyor.
Sen, bahar habercisi olmaya namzet güzel kardeşim! Seni bekleyenleri daha fazla bekletemezsin. Sen geliyorsun diye tomurcuklanan ümitlere kırağı çaldıramazsın. Tabiata ve gönüllere baharın geldiği şu zamanlar; içinin gümbürtüsü, sadece seni değil dünyayı sarsmalı. Sen geliyorsun diye harita hizaya girmeli. Sen geliyorsun: Harita önüne serilmeli. Sen geliyorsun: Harita sana kendinden yer beğendirmeli.
Bahar geldi. Etraf diriliyor. Tabiatta bir cümbüş, yerinde oturabilene aşk olsun. Sen geliyorsun: Muhammedî nazarlarla baktığın her yer uyanıyor. Sen geliyorsun: Her yerden enerji fışkırıyor. Sen geliyorsun: Harita önüne seriliyor. Yöneliyorsun. Yöneldiğin yerde çiçekler açıyor. Çünkü yöneldiğine zorunluluk ya da yasak savma kabilinden değil, içinden höykürüp gelen bir aşkla yöneliyorsun. Aşkla ayağa kalkıyor, göklere doğru derin bir nazar atıyor, kamaşan ve kamaştıran gözlerinle arza dönüp sözünü söyleyecek zamanının geldiğini hissettiriyorsun. Evet, evet; artık zamanıdır. Sen haritan önünde, oraya nazar ediyorsun. Haritadan yer beğeniyor, haritayı merhamet, aşk ve fedakârlıkla tekrar karıp, Hakkın halitası yapacak zamanın geldiğini dört bucak yedi iklime gösteriyorsun.
Sıran gelmiştir kardeşim; haritadan yer beğen. Haritadan yer beğen, çünkü her yer senindir. Her yer, yer benden sorulur diyenindir. Yer senden sorulur çünkü yer sana verilmiştir. Haritadan yer beğen, harita önüne serilmiştir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.