Bin Dokuz Yüz Seksen Dört - 1984

Stok Kodu:
9786057412898
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
388
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-10-20
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
%45 indirimli
175,00
96,25
Aynı gün kargo
9786057412898
704429
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört - 1984
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört - 1984
96.25
Anlamsız olduğunu bildiğinden bunu yapmadı. İster KAHROLSUN BÜYÜK KARDEŞ yazsın, ister yazmasın, artık önemi yoktu. Günlük yazmaya devam etmesi ya da etmemesi de önemli değildi. Her iki durumda da bu Düşünce Polisinin gözünden kaçmazdı. Suçu işlemişti- kalemini kâğıt üzerine bırakmasa bile suçlanacaktı- Tüm suçları kapsayan temel suçu işlemişti. Buna düşünceyle cinayet deniyordu. Düşünce suçu sonsuza dek gizlenecek bir suç değildi. Belli bir süre veya yıllarca onları kurnazca atlatabilirsin, ama er ya da geç, seni tespit ederler. Geceydi hala. Tutuklamalar istisnasız hep geceleyin gerçekleşirdi. Uykudan ani bir sıçrayış, omuzunuzu sertçe silkeleyen bir el, göz kamaştıran ışıklar, yatağınızı çevreleyen katı suratlar. Vakaların büyük çoğunluğunda tutuklamayla ilgili açıklama falan olmazdı. İnsanlar hep geceleri ortadan kaybolurdu. İsimleri kütüklerden silinir, eylemleri ile ilgili kayıtlar ortadan kaldırılır, varlıkları inkâr edilir, sonra unutulmuş olurlardı. Ortadan kaldırılırlar ve bir hiç olurlardı. Buharlaşmışlar dendiği gibi. Winston bir an için bir tür sinir nöbetine yakalandı. Hızlı, kargacık burgacık bir yazıyla bir şeyler karalama başladı: Beni vuracaklar umrumda değil enseme delik açacaklar umrumda değil kahrolsun büyük kardeş umrumda değil, enseme nişan alsınlar hep büyük kardeş umrumda değil. Kendinden biraz utanarak sandalyesinde geriye doğru yaslandı ve kalem sapını bıraktı. Sonra şiddetli bir şekilde irkildi. Kapı çalınıyordu. Ne çabuk! Her kimse biraz bekledikten sonra çekip gider diye nafile bir umutla, donmuş bir fare gibi oracıkta oturup kaldı. Ama hayır, kapı yeniden çalındı. En kötü şey insanları bekletmekti. Kalbi yerinden fırlayacakmış gibi çarpıyordu ama yüzü uzun zamandır edindiği alışkanlıktan dolayı muhtemelen ifadesizdi. Ayağa kalktı ve ağır ağır kapıya yöneldi.
Anlamsız olduğunu bildiğinden bunu yapmadı. İster KAHROLSUN BÜYÜK KARDEŞ yazsın, ister yazmasın, artık önemi yoktu. Günlük yazmaya devam etmesi ya da etmemesi de önemli değildi. Her iki durumda da bu Düşünce Polisinin gözünden kaçmazdı. Suçu işlemişti- kalemini kâğıt üzerine bırakmasa bile suçlanacaktı- Tüm suçları kapsayan temel suçu işlemişti. Buna düşünceyle cinayet deniyordu. Düşünce suçu sonsuza dek gizlenecek bir suç değildi. Belli bir süre veya yıllarca onları kurnazca atlatabilirsin, ama er ya da geç, seni tespit ederler. Geceydi hala. Tutuklamalar istisnasız hep geceleyin gerçekleşirdi. Uykudan ani bir sıçrayış, omuzunuzu sertçe silkeleyen bir el, göz kamaştıran ışıklar, yatağınızı çevreleyen katı suratlar. Vakaların büyük çoğunluğunda tutuklamayla ilgili açıklama falan olmazdı. İnsanlar hep geceleri ortadan kaybolurdu. İsimleri kütüklerden silinir, eylemleri ile ilgili kayıtlar ortadan kaldırılır, varlıkları inkâr edilir, sonra unutulmuş olurlardı. Ortadan kaldırılırlar ve bir hiç olurlardı. Buharlaşmışlar dendiği gibi. Winston bir an için bir tür sinir nöbetine yakalandı. Hızlı, kargacık burgacık bir yazıyla bir şeyler karalama başladı: Beni vuracaklar umrumda değil enseme delik açacaklar umrumda değil kahrolsun büyük kardeş umrumda değil, enseme nişan alsınlar hep büyük kardeş umrumda değil. Kendinden biraz utanarak sandalyesinde geriye doğru yaslandı ve kalem sapını bıraktı. Sonra şiddetli bir şekilde irkildi. Kapı çalınıyordu. Ne çabuk! Her kimse biraz bekledikten sonra çekip gider diye nafile bir umutla, donmuş bir fare gibi oracıkta oturup kaldı. Ama hayır, kapı yeniden çalındı. En kötü şey insanları bekletmekti. Kalbi yerinden fırlayacakmış gibi çarpıyordu ama yüzü uzun zamandır edindiği alışkanlıktan dolayı muhtemelen ifadesizdi. Ayağa kalktı ve ağır ağır kapıya yöneldi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat