Anayasal Meşruiyet; S.Arabistan Krallığı ve İran İslam Cumhuriyeti Karşılaştırmalı İncelemesi

Stok Kodu:
9786055793821
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
288
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-07-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%35 indirimli
190,00
123,50
Aynı gün kargo
9786055793821
686503
Anayasal Meşruiyet; S.Arabistan Krallığı ve İran İslam Cumhuriyeti Karşılaştırmalı İncelemesi
Anayasal Meşruiyet; S.Arabistan Krallığı ve İran İslam Cumhuriyeti Karşılaştırmalı İncelemesi
123.50
Elinizdeki bu kitabın amacı Arap baharının karşısında yer alan mezhepçilik ve baskıcılık isimli iki düğümün çözümüne katkı sağlamaktır. Baskıcı rejimler karşısında sessiz kalan Arap halkı uzunca bir süreden sonra adalet, özgürlük ve demokrasi talebiyle bu sessizliğini bozarak, dinî bir kisveye bürünüp demokrasiyi ve anayasal meşruiyete dayanmayı reddeden baskıcı rejimlerin karşısında şaha kalkar. İstedikleri, diktatör ve baskıcı rejimlerin benimsediği hizipçi ve mezhepsel yöntemler doğmadan önce var olan ve Hulefa-i Raşidin dönemindeki ilk İslamî Siyasi düşünceyi temsil eden meşruiyetin geri gelmesidir. Ancak, (Sünni ve Şii) siyasi düşünce yapısında bu anayasal meşruiyete geri dönülmesine rağmen, güya, İslam Şiarını yükseltmeyi düstur edinen bazı sistemler, mezhepsel düşüncelere bağlı kalmak, demokrasiye mukabil uydurma bir dinî meşruiyete sahip olmak ve halk üzerindeki meşru olmayan egemenliklerini devam ettirmek için iç çatışmalar ve mezhepsel ayrılıklar çıkarma konusunda ısrarlarını sürdürmekteler. Bu kitap, dinî meşruiyet taraftarlarına karşı anayasal meşruiyeti yerleştirmeye çalışmakta ve imamethilafet teorilerinden uzaklaşarak anayasal meşruiyet yönünde gelişen ortak aklın gölgesinde sönmekte olan vehme dayalı tarihsel-mezhepsel ihtilafların yapaylığına vurgu yapmaktadır.
Elinizdeki bu kitabın amacı Arap baharının karşısında yer alan mezhepçilik ve baskıcılık isimli iki düğümün çözümüne katkı sağlamaktır. Baskıcı rejimler karşısında sessiz kalan Arap halkı uzunca bir süreden sonra adalet, özgürlük ve demokrasi talebiyle bu sessizliğini bozarak, dinî bir kisveye bürünüp demokrasiyi ve anayasal meşruiyete dayanmayı reddeden baskıcı rejimlerin karşısında şaha kalkar. İstedikleri, diktatör ve baskıcı rejimlerin benimsediği hizipçi ve mezhepsel yöntemler doğmadan önce var olan ve Hulefa-i Raşidin dönemindeki ilk İslamî Siyasi düşünceyi temsil eden meşruiyetin geri gelmesidir. Ancak, (Sünni ve Şii) siyasi düşünce yapısında bu anayasal meşruiyete geri dönülmesine rağmen, güya, İslam Şiarını yükseltmeyi düstur edinen bazı sistemler, mezhepsel düşüncelere bağlı kalmak, demokrasiye mukabil uydurma bir dinî meşruiyete sahip olmak ve halk üzerindeki meşru olmayan egemenliklerini devam ettirmek için iç çatışmalar ve mezhepsel ayrılıklar çıkarma konusunda ısrarlarını sürdürmekteler. Bu kitap, dinî meşruiyet taraftarlarına karşı anayasal meşruiyeti yerleştirmeye çalışmakta ve imamethilafet teorilerinden uzaklaşarak anayasal meşruiyet yönünde gelişen ortak aklın gölgesinde sönmekte olan vehme dayalı tarihsel-mezhepsel ihtilafların yapaylığına vurgu yapmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat