Adamın Biri Doktora Gitmiş... Gidiş O Gidiş!

Stok Kodu:
9789759059972
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
172
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009-11-11
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%35 indirimli
130,00
84,50
9789759059972
683964
Adamın Biri Doktora Gitmiş... Gidiş O Gidiş!
Adamın Biri Doktora Gitmiş... Gidiş O Gidiş!
84.50
Hayatımız, doktorlar, ilaçlar, hastaneler, röntgenler, tahliller, ameliyatlarla doldu. Tıpla adeta samimi olduk. Samimiyeti ilerlettikçe, bilgili, vakur, idealist sandığımız tıbbın zamana ayak uydurduğunu, ticarileştiğini gördük. Gereksiz ameliyatlar yapan, ezbere eğitimle öğrencilerin hevesini de bilgisini de söndüren, insanları ömür boyu ilaca bağlayan, ilaç yazma performanslarına göre Dubai tatili kazanan doktorlarla tanıştıkça yıkıldık! Ve de üzüldük. Güvenimiz sarsıldı ama ilişkimiz devam ediyor. Bebeğimiz hastalanınca, dedemizin tansiyonu yükselince kime gideceğiz? Gene onlara Senelerce Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde hocalık yapmış, tatlı dilli, yumuşak kalpli hekim Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta son kitabında yakinen tanıdığı modern tıbbın kötü alışkanlıklarını bir bir yüzüne vuruyor. Tek gayesi var; bir gün düzelir, daha iyi olur, eskisi gibi ahlaklı olur diye umut ediyor. Modern tıbbı kötü yoldan döndürmeye çalışıyor. Bu gittiğin yol, yol değil diyor. Adamın Biri Doktora Gitmiş Gidiş O Gidiş! modern tıbbın ve ilaç firmalarının emrine girmiş doktorların sinsi tuzaklarına düşmek istemeyenler için eğlenceli bir rehber. Kitabın 3 ana bölümünün isimleri ise şöyle: 1. Bir, İki, Üç! Tıp 2. Bu Bölüm İlaç Sapıklarına İthaf Edilmiştir 3. Bitkisel Tuzaklar Kitabın önsözünden bir bölüm Bu kitap modern tıbbın bir eleştirisidir. Ama amacım bağcı dövmek değil, üzüm yemektir. Otuz senelik hekimim. Senelerce modern tıp okudum, hâlâ da okuyorum, öğreniyorum. Senelerce modern tıbbı öğrettim. Birkaç bin doktorun hocası oldum. Hastalarımın teşhislerini de modern tıp bilgilerinden, teknolojisinden ve imkânlarından faydalanarak koyuyorum. Bugün milyonlarca insan modern tıbbın aşıları, antibiyotikleri, ensülini, heparini, kortizonu, aspirin sayesinde, milyonlarcası zamanında, doğru teknikle yapılan modern cerrahi girişimler sayesinde hayattalar. Onlarca hastalık modern tıp sayesinde ortadan kalktı. İnsanlar modern tıp sayesinde rahat nefes alıyorlar, acı çekmiyorlar. Organ nakilleri, yapay organlar, kök hücre tedavileri ile yaratılan mucizeler hep modern tıbbın eserleri. Uzun sözün kısası, insanların modern tıp sayesinde rahat, sağlıklı ve uzun bir ömür sürdüklerini kimsenin görmezden gelmesi ve inkârı elbette mümkün değil. Ancak Bir de madalyonun diğer yüzü var. Modern tıbbın mutlaka düzeltilmesi gereken yanlışları, olumsuzlukları ve hatta günahları var. Hem de pek çok. Her şeyden önce modern tıp ilaç endüstrisinin esiri olmuş durumda. Neredeyse tüm kongreler, sempozyumlar, seminerler onların mali katkıları ile yapılıyor. Tıbbi araştırmalar onların sponsorluğunda gerçekleştirilebiliyor. Tıp dergileri onların verdikleri reklâmlar sayesinde yayınlanabiliyor. Tıp dernekleri onların yardımları, destekleri sayesinde ayakta durabiliyor. Mezuniyet sonrası eğitim bile onların denetimi altında. İlaç endüstrisi sponsorluk, promosyon, reklâm konusunda -kendi çok sevdikleri deyimle söyleyelim- hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor'. Modern tıbbın ilaç endüstrisi karşısında gazozuna ilaç konmuş kızlardan hiçbir farkı yok. İlaç endüstrisi için daha fazla kâr etmek adına her şey mubah. Hastalarına kendi pahalı medikal aletlerinden aldıran doktorlara ödül olarak yabancı gelin' de sunulabiliyor. Promosyon olarak doktorlar umreye de götürülebiliyor. Doktorlarla ilaç firması arasında basit bir tükenmez kalem, küçük bir bloknot veya bir kahve kupası ile başlayan seviyeli ilişkinin' geldiği küresel seviye bu. Bilimsel araştırmalar manipüle ediliyor. Bir ilacın başka hastalıklar için etkili olmadığı sonucuna varan çalışmaların yayınlanmasının geciktirilmesi veya durdurulması, negatif sonuçların pozitif algılanmasını sağlamak için çalışmaların dizaynı ve verilerle oynanması, sonuçları nötralize etmek için negatif bulguların pozitif sonuçlarla harmanlanması bu oyunların bazıları. Gelelim neticeye Başta da dediğim gibi, amacım kesinlikle bağcı dövmek değil, üzüm yemek. Yanlışlarından, günahlarından, eksiklerinden kurtulmuş iftihar edeceğimiz modern tıbba kavuşacağımıza inancım sonsuz. Adamın biri doktora gitmiş iyi ki gitmiş' diyeceğimiz günlerin uzakta olmadığına yürekten inanıyorum. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta Prof. Dr Ahmet Rasim Küçükusta kimdir? 9 Ocak 1955 yılında Kayseri'de doğdu. Dişhekimi/şair Turhan Nesimî Bey ve Fevziye Hanım'ın oğludur. İstanbul Erkek Lisesi'ni (1973) ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni (1979) bitirdi. 1984'de göğüs hastalıkları uzmanı, 1986'da doçent, 1996'da profesör oldu. 1981'de Feryal Hanım ile evlendi; oğlu Umut 1982, kızı Bestegül 1991 doğumludur. Almanca ve İngilizce bilir. Ut çalar, karikatür çizer, hikâye yazar. 2008 tarihinde emekli olarak üniversiteden ayrılmış olup özel muayenehanesinde çalışmakta ve serbest yazarlık yapmaktadır.
Hayatımız, doktorlar, ilaçlar, hastaneler, röntgenler, tahliller, ameliyatlarla doldu. Tıpla adeta samimi olduk. Samimiyeti ilerlettikçe, bilgili, vakur, idealist sandığımız tıbbın zamana ayak uydurduğunu, ticarileştiğini gördük. Gereksiz ameliyatlar yapan, ezbere eğitimle öğrencilerin hevesini de bilgisini de söndüren, insanları ömür boyu ilaca bağlayan, ilaç yazma performanslarına göre Dubai tatili kazanan doktorlarla tanıştıkça yıkıldık! Ve de üzüldük. Güvenimiz sarsıldı ama ilişkimiz devam ediyor. Bebeğimiz hastalanınca, dedemizin tansiyonu yükselince kime gideceğiz? Gene onlara Senelerce Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde hocalık yapmış, tatlı dilli, yumuşak kalpli hekim Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta son kitabında yakinen tanıdığı modern tıbbın kötü alışkanlıklarını bir bir yüzüne vuruyor. Tek gayesi var; bir gün düzelir, daha iyi olur, eskisi gibi ahlaklı olur diye umut ediyor. Modern tıbbı kötü yoldan döndürmeye çalışıyor. Bu gittiğin yol, yol değil diyor. Adamın Biri Doktora Gitmiş Gidiş O Gidiş! modern tıbbın ve ilaç firmalarının emrine girmiş doktorların sinsi tuzaklarına düşmek istemeyenler için eğlenceli bir rehber. Kitabın 3 ana bölümünün isimleri ise şöyle: 1. Bir, İki, Üç! Tıp 2. Bu Bölüm İlaç Sapıklarına İthaf Edilmiştir 3. Bitkisel Tuzaklar Kitabın önsözünden bir bölüm Bu kitap modern tıbbın bir eleştirisidir. Ama amacım bağcı dövmek değil, üzüm yemektir. Otuz senelik hekimim. Senelerce modern tıp okudum, hâlâ da okuyorum, öğreniyorum. Senelerce modern tıbbı öğrettim. Birkaç bin doktorun hocası oldum. Hastalarımın teşhislerini de modern tıp bilgilerinden, teknolojisinden ve imkânlarından faydalanarak koyuyorum. Bugün milyonlarca insan modern tıbbın aşıları, antibiyotikleri, ensülini, heparini, kortizonu, aspirin sayesinde, milyonlarcası zamanında, doğru teknikle yapılan modern cerrahi girişimler sayesinde hayattalar. Onlarca hastalık modern tıp sayesinde ortadan kalktı. İnsanlar modern tıp sayesinde rahat nefes alıyorlar, acı çekmiyorlar. Organ nakilleri, yapay organlar, kök hücre tedavileri ile yaratılan mucizeler hep modern tıbbın eserleri. Uzun sözün kısası, insanların modern tıp sayesinde rahat, sağlıklı ve uzun bir ömür sürdüklerini kimsenin görmezden gelmesi ve inkârı elbette mümkün değil. Ancak Bir de madalyonun diğer yüzü var. Modern tıbbın mutlaka düzeltilmesi gereken yanlışları, olumsuzlukları ve hatta günahları var. Hem de pek çok. Her şeyden önce modern tıp ilaç endüstrisinin esiri olmuş durumda. Neredeyse tüm kongreler, sempozyumlar, seminerler onların mali katkıları ile yapılıyor. Tıbbi araştırmalar onların sponsorluğunda gerçekleştirilebiliyor. Tıp dergileri onların verdikleri reklâmlar sayesinde yayınlanabiliyor. Tıp dernekleri onların yardımları, destekleri sayesinde ayakta durabiliyor. Mezuniyet sonrası eğitim bile onların denetimi altında. İlaç endüstrisi sponsorluk, promosyon, reklâm konusunda -kendi çok sevdikleri deyimle söyleyelim- hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor'. Modern tıbbın ilaç endüstrisi karşısında gazozuna ilaç konmuş kızlardan hiçbir farkı yok. İlaç endüstrisi için daha fazla kâr etmek adına her şey mubah. Hastalarına kendi pahalı medikal aletlerinden aldıran doktorlara ödül olarak yabancı gelin' de sunulabiliyor. Promosyon olarak doktorlar umreye de götürülebiliyor. Doktorlarla ilaç firması arasında basit bir tükenmez kalem, küçük bir bloknot veya bir kahve kupası ile başlayan seviyeli ilişkinin' geldiği küresel seviye bu. Bilimsel araştırmalar manipüle ediliyor. Bir ilacın başka hastalıklar için etkili olmadığı sonucuna varan çalışmaların yayınlanmasının geciktirilmesi veya durdurulması, negatif sonuçların pozitif algılanmasını sağlamak için çalışmaların dizaynı ve verilerle oynanması, sonuçları nötralize etmek için negatif bulguların pozitif sonuçlarla harmanlanması bu oyunların bazıları. Gelelim neticeye Başta da dediğim gibi, amacım kesinlikle bağcı dövmek değil, üzüm yemek. Yanlışlarından, günahlarından, eksiklerinden kurtulmuş iftihar edeceğimiz modern tıbba kavuşacağımıza inancım sonsuz. Adamın biri doktora gitmiş iyi ki gitmiş' diyeceğimiz günlerin uzakta olmadığına yürekten inanıyorum. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta Prof. Dr Ahmet Rasim Küçükusta kimdir? 9 Ocak 1955 yılında Kayseri'de doğdu. Dişhekimi/şair Turhan Nesimî Bey ve Fevziye Hanım'ın oğludur. İstanbul Erkek Lisesi'ni (1973) ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni (1979) bitirdi. 1984'de göğüs hastalıkları uzmanı, 1986'da doçent, 1996'da profesör oldu. 1981'de Feryal Hanım ile evlendi; oğlu Umut 1982, kızı Bestegül 1991 doğumludur. Almanca ve İngilizce bilir. Ut çalar, karikatür çizer, hikâye yazar. 2008 tarihinde emekli olarak üniversiteden ayrılmış olup özel muayenehanesinde çalışmakta ve serbest yazarlık yapmaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat